27.7.07

IRAN YASAKLAR TEZATLIKLAR VE DOSTLUK DIYARI - BOLUM 2




Evan golunden ayrildigimizda bizi Kashan’a kadar 500 kmlik uzun bir yolculugun bekledigini biliyorduk. Tahran’in yolumuzun uzerinde olmasina ragmen ,bu buyuk baskentte kalmak istemiyorduk. Hem trafiginin cok yogun olmasi hem de Iran’in daha cok gormek istedigimiz Isfahan, Abyaneh ve Kerman sehirlerine zaman ayirmak istememiz nedeniyle Tahran’i listemize almadik. Buna ragmen bazen sadece Farsca yazilmis tabelalar ve yol calismalarindan dolayi kapanmis cevre yolu nedeniyle kendimizi bu kaotik sehrin ortasinda buluverdik. Tesadufen Tahran’in meshur yapitlari arasinda sayilan Azadi ( Ozgurluk) heykelini ve Imam Humeyni’nin anit mezarini gormus olduk.

Tahran’dan ciktiktan sonra manzara tamamen degisti, Kavir Çölünün yanindan geciyorduk. Daha once de Kahire cevresinde ve Hindistan’in Rajastan bolgesinde cöl gormustum ama bu tamamen farkliydi,kum tepeleri ve sarp kayalarla cevrili issiz,ucsuz bucaksiz altin renkli bir goruntuydu karsimdaki. Hava oldukca isinmisti bile ama Kashan’a kadar yolun yepyeni otoban olmasi ve cok aracin olmamasi sayesinde cok rahat yolculuk ediyorduk. Burada bilmeniz gereken celiskili fakat bize yarari dokunan bir durumun oldugu. Iran kanunlarina gore polis disindaki herhangi bir vatandasin 200cc uzerinde motorsiklet kullanmasi yasak. Bu sebeple otoban’a motorsikletlerin girisine izin verilmiyor. Yanliz turistlere bir imtiyaz sunulmus. “Carne de passage” yani gecis karnesi belgesi olmasi durumunda daha buyuk motorlar ulkeye giris yapabiliyor. Biz tabi daha once Belcika’dan bu belgeyi aldigimiz icin hicbir problemle karsilasmadik. Otobani kullanmak istedigimizde yapmamiz gereken giristeki giseye varmadan bizi durduran polisle Iranli olmadigimizi kanitlamak icin birkac kelime Ingilizce konusmak ( cogu zaman Tom’un konusmasina bile gerek kalmiyor, sadece goruntusu ben turistim diye bagiriyor!) ve giseden motor icin bir tarife olmadigindan, para vermeden elimizi kolumuzu sallayarak gecmek. Tabi bu durum bazi Iranlilarin motorsikletle gezerken bize neden UFO gormus gibi baktiklarini cok iyi acikliyor.

Iran’in en kutsal camisinin oldugu Qom sehrini de gectikten sonra aksam gec vakit çöl kenti Kashan’a variyoruz. Kashan ünlü carsisi, 200 yillik geleneksel evleri ve cennet bahcesi “ Bagh-e Tarikhi-ye Fin” ile gorulmeye deger bir kent.

Biz “siesta”nin sadece Ispanya’da oldugunu saniyorduk ama yanildigimizi Kashan’da anladik.Sicagin etkisinden biraz olsun korunmak icin sehir oglen 12 ila 16 saatleri arasi derin bir uykuya daliyor. Tum dukkanlar kapali,caddelerde bir araba bile gormek mumkun degil. Herkes cami avlusunda veya dukkaninda bir golge yer bulmus uzanmis ya uyuyor ya dua ediyor.Biz de kendimizi bu ritme alistiriyoruz, Iranlilarin bir bildikleri vardir deyip...

Kashan’daki Fin bahcesi iste bu miskin ve sicak ogle saatlerini gecirmek icin harika bir yer.Tam anlamiyla Fars tarzi bir cennet. Safaviler zamaninda yapilmis olan iki katli sarayin cevresi yuksek agaclarla cevrili. Parkin icinde buz gibi dogal kaynak suyunun tasarak boyluboyunca aktigi kucuklu buyuklu havuzlar ve kanallar var. Insan agaclarin golgesinde, ayaklarini suya sokarak sohbet edebiliyor saatlerce. Bahce icindeki sarayin en onemli ozelligi, Iranlilar icin milli kahraman olan Amir kabir’in burada öldürülmüs olmasi. Amir Kabir 1850’li yillarda Iran’a ozellikle egitim ve burokrasi alaninda bircok yenilik getirmis bir basbakan.

Iki gun Kashan’da kaldiktan sonra Isfahan yolunun uzerinde ve Unesco tarafindan dunya degerlerini koruma programina alinmis olan Abyaneh dag köyüne gitmeye karar veriyoruz. Otobandan köy yoluna saparken sag tarafimizda ucsuz bucaksiz bir askeri alan goruyoruz. Rehber kitabimiz bu bolgenin Iran nukleer arastirma merkezi oldugunu ve ozellikle turistlerin buradan durmadan gecmeleri gerektigini yaziyor. Alan Ucaksavar ve tanklarla dolu, bakinca insanin ici urperiyor sonra kulelerin birinde nobet tutan asker bize icten bir gulumsemeyle el sallayinca rahatlayip yolumuza devam ediyoruz.

Abyaneh, Karkas daginin etegine kurulmus,yazlarinin serinligi,yemyesil ormanlari ve caglayan selaleleri ile ayni bizim yayla köylerini animsatiyor.Acikcasi Kashan’daki sicaktan biraz bunaldigimiz icin bu hava bize ilac gibi geliyor. Bu köyün ozelligi toprak ve saman karisimi bir camurdan yapilan ve kayalara selden ve kis sogugundan korunmak icin ustuste insa edilen evleri. Buranin halki Iranlilara benzemiyor ve tum bayanlari kirmizi gul desenli basortusu takip kabarik siyah etekler giyiyorlar. Tum gun su kenarinda piknik yapip, cevreyi gezdikten sonra geceyi cadirimizda geciriyoruz.
Ertesi gun Isfahan’a dogru yola cikmadan once daha once size bahsettigimiz Evan gölünde tanistigimiz ve bize dairesinin anahtarini vermeyi teklif eden Areezou’yu ariyoruz. Buyuk ihtimalle bir aksilik olmustur ya ev arkadasi istememistir ya da kendisi yabancilara evini acma fikrini sonradan degistirmistir diye dusunurken, bu cok tanimadigimiz Iranli kiz telefonda bize buyuk bir samimiyetle yaklasip ,istekli bir sekilde Isfahan’daki kuzeniyle bulusup anahtari almamiz icin yer ve saat veriyor. Nasil tesekkur edecegimizi bilemeden ama ev rahatligini ve yemegini ozledigimiz icin hemen hic vakit kaybetmeden bulusma yerine gidiyoruz.

Suanda Isfahan’in cok guzel bir semtinde bulunan, inanilmaz konforlu bu dairede hem Isfahan’i kesfediyor hem de cok ozledigimiz kiymali makarna, patatesli fasulye yemegi ve sahanda yumurta yapip, dolapta soguttugumuz buz gibi karpuzu yiyoruz. Burasi cennet olsa gerek ;)

1 yorum:

Murat Gungor dedi ki...

Ebru'cugum,

Yine bir edebiyat eseri cikarmissin ortaya. Bu yazinla da tur kitaplarinin bazen nasil da abartili yazabilecegini ogrenmis olduk. Tabii ki onlar da insanlari gereksiz tehlikeye sokmak istemiyorlar.

Sevgiler...