7.9.07

LADAKH - HIMALAYALARIN TUM HASMETI


Ladakh bircok gezgin'i cezbeden bir bolge olmus turizme acildigi 1974 yilindan beri. Vashnist'den Leh'e uzanan yol dunyanin en yuksek gecitlerini kapsiyor. Burayi kesfetmenin en iyi yolu ya kendi motorunuz ya da cipinizle gezmeniz. Bircok insan Vashnist'den Hint mali Royal Enfield'lar kiralayarak yola koyuluyorlar. Royal Enfield'lar 350 veya 500cc lik motorlar. Bu yollari asmak ve muhtesem guzelliklerinden sonuna kadar faydalanmak icin cok iyi bir hazirlik ve tecrube gerekiyor. Yaninizda olmazsa olmazlar sunlar:


- Yunlu iccamasiri (uzun tayt)


-Yuze gecirilen kar maskesi


-Ruzgari ve sogugu kesen sweatshirtler


-Hem sandalet hem soguga dayanikli bot


- 50 faktorluk gunes kremi


- Dudak kremi ve vucut nemlendiricisi


-Gunde 5 litre su


- Bol enerji veren ve Hindistan'da kolaylikla bulunan tereyagli- fistikli biskuviler


-Yagmurluk (kar yagdiginda ise yariyor)


-UV filtreli gune gozlugu


- Eger istediginiz yerde kamp yapabilmek istiyorsaniz ruzgara dayanikli bir cadir ve eksi derecelerde sizi soguktan koruyabilecek uyku tulumlari sart.


Biz bunlarin hepsini Belcika'dan yola cikarken yanimiza almistik o yuzden soguktan korkumuz yoktu. Sabah erken ciktik yola ve ilk gecit olan 3978 metre yuksekligindeki Rohtang La 'ya dogru giderek yukselmeye basladik. Yolun bir bolumunde toprak kaymasi oldugu ve oldukca keskin ve camurlu viraji gecemeyen kamyonlari vincle tasidiklari icin 3 saat kadar bir noktada beklemek durumunda kaldik. Bu arada bircok farkli insanla tanisip onlarin hikayelerini ve planlarini ogrendik,zaman cabuk gecti. Tom'un fotografini cekerken virajin yaninda kaskim elimden kaydi ve tum insanlarin gozu onunde ucurumdan asagi yuvarlandi. Oradaki yerlilerden birkaci asagi inip kaskimi aramaya gonullu olmus olsa da oldukca dik olan bu ucurumda hizla asagi dustugu icin birdaha bulmak mumkun olmadi. Boyle durumlarda insan daha kotu birsey olmadigina sevinip, cana gelecegine mala gelsin demekten kendini alikoyamiyor. Biz de Leh yolundaki son kasaba Keylong'dan kask buluruz dusuncesiyle yolumuza devam ettik. Rihtang La 'ya ciktikca hava soguyor ve cevremizi bulutlar sariyordu. Bu arada Enfield'lariyla gezen bir cok turistle karsilastik. Bunlardan biri Avustralyali 50 yaslarinda bir bayandi. Ben kaskimi kaybettigimi soyleyince sanirim koruyucu melegim olacak ki ,bana hemen yanindaki kaski kullanmadigini soyleyip hediye etti. Cok sevindik ve sasirdik bu duruma ve tesekkur edip yolumuza devam ettik.



Rotang La yi gecer gecmez goruntu degisti, yemyesil ormanlarin yerini hasmetli ciplak daglar ve buzullar aldi. Gordugumuz guzellik karsisinda eriyip kucucuk olduk. Hayatimizda ilk defa doganin hasmetini ve gucunu gorup, bu guc karsisinda ne kadar aciz oldugumuzu anladik. Bes gun suren bu yolculukta buzullarin eriyerek yollardan nehir olup aktigini, daglardan kopup yuvarlanan dev kayalarin akibetini, 21 virajli yoldan cikarak erisilen 5060mt yukseklikteki Lachung La gecidini ,dunyanin en yuksek Morey platolarinda yasayan Ladak gocebelerini gorduk. Inanilmaz,hayatta gordugumuz kiyas goturmez en muhtesem guzellikleri tattigimiz 5 gundu bu.



Leh'e kadarki 365 kmlik yolda hic benzin istasyonu olmadigi icin 10 litrelik ekstra benzin almiztik yanimiza. Bizi enfield'lardan ayiran motorumuzun 1100 cclik olmasi,bagajimizla toplam 450 kilo olmamizdi. Bu durumda akan nehirlerden ve tasli yollardan gecmenin cok daha zor olmasina ragmen, Tom inanilmaz bir hunerle tum zorluklari rahatlikla gecti. Bazi yerlerde ben motordan atlayip yurudum nehirler uzerinden agirligi azaltmak icin ama cogu yerde buna da gerek kalmadi.



Burada onemli olan Yuksek rakim rahatsizligina yakalanmamak icin 3000 metre yukseklikten itibaren uyudugunuz yerin her gun 500 metreden fazla artmamasi gerekiyor. Ilk gunlerde fazla fiziksel aktivitede bulunmaktan kacinmaniz gerekiyor. Oksijenin giderek azalmasindan dolayi birkac adimi hizli attiginiz taktirde nefes nefese kalmaniz guc degil.Cok garip bir duygu gercekten. Havanin inanilmaz kuru olmasi nedeniyle bol su tuketimi , dudaklari korumak icin surekli balsam ve yakici gunese karsi yuksek faktorlu krem kullanmak gerekiyor.



Yolda begendigimiz yerde durup cadir kurduk. Ilk gun bir buzul golunun yaninda, dolunay isiginin sudaki yansimasini izleyerek,ikinci gun Serchu'da yemyesil ovayi yaran bir nehrin kenarinda, ucuncu gun 4800 metre yuksekligindeki Morey platosunda geceledik. Gunes batimindan sonra disaridaki soguga dayanmak olanaksiz oldugu icin erkenden cadirimiza cekilip kitabimizin tadini cikardik. Ben bu zamanlarda kendimi Harry Potter'in son mecaralarina biraktim kendimi.



Yol boyunca mogol yurtlari tipindeki Dhaba denilen cadirlar restoran ve oteller oldugu icin yemek bulmak zor olmadi. Gocebeler yolun acik oldugu Haziran- Eylul aylarinda yol kenarlarinda cadir kurup hem standart mercimek yemegi ve pilav sunuyorlar misafirlere hem de yatak veriyorlar. tabi ki bes gun mercimek yemekten biktigimiz anlar olmuyor degildi.


Bu sure zarfinda bisikletleriyle gezen ve dunyanin en yuksek gecitlerinden birkacini asan hollandali, amerikali ve guney afrikali ciftlerle karsilastik. Insanin en ufak harekette nefes almakta gucluk cektigi bu rakimlarda nasil ilerlediklerine sahit olup, hayret etmemek mumkun degildi.


Himalayalarin milyonlarca yil once Hindistan kitasinin asya kitasiyla carpisip okyanusun dibindeki yeryuzu katmaninin yukselmesine yolacmasiyla olustugunu ve her yil 0.8 cm yukseldigini ogrendik. Bu tektonik hareketlerden dolayi Hindistan her sene 2 cm kuzeye dogru hareket edip Tibet'i doguya dogru kaydiriyor.


Bes gun suren bu heyecanli fakat yorucu yolculuktan sonra Leh'e vardik. Leh Ladakh'in en buyuk sehri 28000 nufusuyla ve 3500 mt rakima sahip. Himalayalarla cevrilmis bu sehrin bu kadar turistik olmasi sasirtti bizi. Ozellikle 3 yillik askerlikten sonra dunyayi gormek icin ulkelerinden ayrilan Israilli genclerle dolu burasi. Havaalani da oldugu icin bircok insan Delhi'den ucakla rahatlikla himalayalarin muhtesem manzarasini izleyerek geliyorlar.



Burada insanlar hem haftalar suren yuruyus ve yolculuktan donuste dinlenmek, sehrin bol cesitli yemeklerinden ve alisveris imkanlarindan yararlanmak hem de gorulmeye deger Gompa ve stupalarini ziyaret etmek icin geliyorlar. Gompalar, genelde kayalik bir tepe uzerine kurulmus Budist manastirlari ve stupalar Budanin soylevlerini iceren yarim daire seklindeki kutsal yapilardir. Leh'deki yuksek bir tepe uzerine kurulmus Santi Gompa'dan sehri ve gun batisini izlemek cikmaniz gereken 300 basamaga deger.


Ladakh bolgesinin halki hicbiryerde gormedigimiz kadar guler yuzlu ve misafirperver, gorunus acisindan Tibetlilere daha yakinlar. Ladaki dilinde ogrenmeniz gereken en onemli kelime; gunaydin,tesekkurler,gule gule anlamina gelen 'JULEEEY'dir. Bu kelimeyi her uc dakikada bir duyacaginiz icin ogrenmekte zorluk cekmeyeceksiniz.


Leh'de internet ve telefon baglantisi pahali ve guvenilir degil. Bu sirada hem kardesim Burcu'nun hem eltim Barbara'nin hamile oldugunu ogrendigimiz icin surekli ev cephesiyle baglanti kurmak istesek de sikca baglanti ve elektik kesintisinden buna pek firsat bulamadik. Boyle zamanlarda insan gercekten ev ozlemi cekiyor, uzakta olmaktan uzuntu duyuyor. O gunlerde Kasim ayinda Istanbul'a gidecek olmamiz bize buyuk mutluluk verdi.



Uc gun bahcesinde kelebeklerin ucustugu,renk renk ciceklerin mis gibi koktugu odalari basit ama rahat Asya misafirhanesinde kaldiktan sonra Pangong golune dogru yol ciktik.


Pangong golu Asya'nin en uzun tuzlu golu. 150km uzunlukta ve en genis bolgesi 4km genisliginde. 1/4'u hindistan,3/4'u Tibet sinirlari icinde. Turizme yeni acildigi icin ancak Leh'den alinan ozel izinle gidilebiliyor.



Kahvaltimizi yaptiktan sonra 180 kmlik yola koyulduk. Bu bolgede askeri kuvvetler agirlikta oldugu icin yollar oldukca iyi. Giderek yukselen ve kivrimli rotamizda ilerleyerek dunyanin ucuncu en yuksek gecidi Chang La'dan gectik. Manzara surekli degisiyor, renkli kucuk koylerden, dev kayalarla kapli vadilere,tasarak akan nehirlere,taylarin ve kisraklarin kosusturdu yesil cayirlara kadar her guzelligi ardi ardina izliyorduk. Chang La'yi gectikten sonra zumrut yesili kucuk bir golun kiyisina masa kurmus bir albay ve takiminin gunesli havanin tadini cikardigini gorup biz de gole dogru ilerleyip biraz dinlenmeye karar verdik. hemen bizi masalarina misafir ettiler ve biz de 4500 mt rakimda Kingfisher biralarimizi yudumlayip ardi arkasi gelmeyen ikramlardan tadarak kasmir bolgesinin durumu, Pakistan'in icinde bulundugu zorluklar, bolgede kisin yasamanin zorlugu uzerine sohbet ettikten sonra tesekkur edip yola koyulduk.




Cevresi karli daglarla kapli turkuaz renkli Pangong golunun tam kiyisina cadirimizi kurduk ve gece oldugunda milyonlarca yildizin parlak isiklari altinda uykuya daldik.




Sabah uyandigimizda hava oldukca bulutlu ve ruzgarliydi. Biz de cadirimizda kahvalti yapip havanin duzelmesini bekledik. Gunes yuzunu gosterince gol kenarinda yuruyus yapip yakindaki bir dhaba'ya gidip yemek yedik. Dhaba'nin sahibi Chang La gecidine yilin ilk karinin yagdigini yolun kapali olabilecegini soyledi biz de bu harika golun yaninda bir gun daha kalmaya karar verdik. Gece boyunca yagan sagnak yagmur ve firtina'dan oldukca korkmus olsak da ,sevgili arkadaslarimiz Jan,Brenda ve Andy'nin hediyesi olan cadirimiz bir damla yagmur veya ruzgar gecirmedi.Disarida kiyamet koparken biz uyku tulumlarimizin icinde zevkle kitaplarimizi okuyup, iceceklerimizi yudumluyorduk. Harry Potter'in son macerasini saatlerce nefesimi tutarak okudum kamp yaptigimiz uzun aksamlarda.



Ertesi gun Leh'e geri donmek icin erken yola koyulduk. Chang La'ya yaklastikca hava sogudu kar yagmaya basladi. Su gecirmez yagmurluklarimizi giydik ve rahatca devam ettik dagin oteki tarafina dogru.



Donuste Leh'de iki gece kaldik dinlenmek ve beslenmek icin. Bundan sonra rotamizi Kasmir'e dogru yoneltip kcuuk koylerde kalarak ilerleyecektik.





Leh'i kasmir bolgesine baglayan yaklasik 350kmlik yolun uzerindeki Likir koyunde konaklamak ve oradaki Likir Gompayi ziyaret etmek istiyorduk. Once Zanskar ve Indus nehirlerinin birlestigi Nimmu'da kucuk bir tali yolu takip ederek Zanskar vadisinde ilerledik bir sure. Kimsenin gecmedigi bu yolda bizi buyuk bir surpriz bekliyordu. Himalayalarin bu yuksekliginde gunesli,bembeyaz ince kumlu bir plaj!!! Hemen sortlarimizi giyip buz gibi suya ayaklarimizi sokarak piknik yaptik karla kapli yuksek daglari, kirmizi,mavi ve yesil renklerin hakim oldugu kayalari izleyerek.





Likir'e vardigimizda gunes batmak uzereydi. Bu 20 haneli koyde evini turistlere acmis bir ailenin yaninda kaldik. Nefis kahvalti,ogle ve aksam yemegi, gun boyu cay ve karli daglara bakan odamiz icin kisi basi 5 YTL odedik. Bu buyuk aile cocuklarla doluydu en buyukleri 10 yasindaki Padima guzel ingilizce konustugu icin anlasmak hic de zor olmadi. Koyden yaklasik bir saatlik hos bir yuruyusten sonra 18 metrelik altin kaplama buda heykelinin bulundugu Likir Gompa'yi ziyaret ettik. Burada budist rahipleriyle bir sure konustuktan sonra tekrar koye geri donduk.



Ertesi gun yol bizi buyuk bir vadinin tepesine kurulmus Lamayuru koyune getirdi. Buradaki Gompa Indus vadisinin en eski ve onemlilerinden biri. abah 6.30da ilk gun isiklariyla manastirda yapilan Puja torenini izledik. Puja toreni rahiplerin yaptigi muzik esliginde dualar mirildanarak yapilan Buda'ya sunum toreni. Manastir'in sadece tavandan yansiyan gun isigiyla aydinlanan kucuk bir odasindaki toren gercekten etkileyiciydi.



Lamayuru'dan doguya ilerledikce Gompalarin yerini camiler almaya basladi.Kasmir bolgesine girmeden dogal guzellikleriyle unlu fakat turizmin cok az oldugu Suru vadisine gitmeye karar verdik. Kucuk koylerden gecerek ilk gece karli daglara bakan bir nehir kenarinda kamp atesi yakip cadirimizda peynir ekmek yedik ( yiyecek bulmak cok zordu). Havanin olagan ustu guzelliginden faydalanarak Suru vadisinin guneyine dogru ilerlemeye karar verdik ertesi gun. Yollar karsilastigimiz en kotu yollardi. Ortalama hizimiz 20km/saati asmadigi icin 60 km uzakliktaki Penzi La gecidine varmamiz tum gunumuzu aldi. Bir Dahab bulup ac kurtlar gibi yemege saldirdiktan sonra bolgenin en buyuk buzulu Durung Durung'a bakan kucuk bir golun kenarinda cadirimizi kurduk ruzgardan korunakli bir tepe onune. Ikimizden ve cevremizi sarik merakli koyluler gibi bakip birbirleriyle fisildasan kedi buyuklugunde Dagsicanlarindan baska hickimse yoktu. Dagsicanlari sisko ve cok tatli yaratiklar, oldukca yagli olduklari icin soguga karsi cok dayaniklilar. O gece gercekten cok soguktu ve sabah uyandigimizda cadirimizi kalin bir buz tabakasi kaplamisti. Bunca yoldan,soguktan ve acliktan sonra artik dinlenip,gonlumuzce yemek yiyip yayilmak istegimiz artmisti. Harika seyler gorup, dogayla butunlesmistik ama sicak bir dus alip tum kiyafetlerimizi yikama zamani gelmisti.



O gun Kasmir vadisinin incisi Srinagar'daki Dal golunde bir gemi evde konaklamak uzere Suru vadisinden ayrilip Zoji La gecidini gecip yemyesil,cennet Kasmir vadisinde yolumuza devam ettik.



Kalbimizin bir parcasi Ladakh'da kaldi. Insanlarinin guleryuzlulugu,huzuru, vadilerinin dogal guzellikleri unutulmasi mumkun olmayan seyler gercekten.

HIMACHAL PRADESH


Amritsar'dan ayrilip Himalayalarin yukselmeye basladigi bolgeye dogru yola ciktik. O gun amacimiz,Cin zulumun'den kacip Dalai Lama onderliginde Hindistan'a gelmis olan Tibetlilerin yasadigi Mc Leod Ganj yayla koyune varmakti. Yolumuza devam ettikce muson yagmuru artti ve Pathankot'a vardigimizda yolumuzun uzerinden gecen koptunun muson nedeniyle coktugunu ve kucuk koylerden gecerek farkli ve uzun bir yol takip etmemiz gerektigini ogrendik. Motorla gezen iki hintlinin yardimiyla sel olmus patikalardan gecerek anayola vardik. O gece yol ustundeki bir otelde konakladiktan sonra ikinci gun devam eden sagnak yagmura ragmen giderek yeseren,guzellesen kivrimli dag yollarindan gecerek Mc Leod Ganj'a vardik. Sehrin hemen girisindeki Om Oteline yerlestik. Bu otel muhtesem vadi manzarasini goren odalari, aksam yemegini yerken gunesin batisini keyifle izleyebileceginiz genis terasi ile harika bir yer, ustelik oda icin iki kisi sadece 5 euro odeyerek bu lukse sahip oluyor insan.




Himachal Pradesh bolgesinin cehresi Hindistan'in diger bolgelerine gore cok farkli. Taj Mahal'in bulundugu Rajastan bolgesi, Ganj nehrinin gectigi kutsal Varanasi kenti kulturel acidan cok zengin olmalarinin yani sira inanilmaz kalabalik yerler. Daglara ciktikca nufus azaliyor ve Budizmin etkisiyle de daha da huzurlu oluyor. Himachal'i gozunuzde canlandirmak icin, Dogu Karadeniz'in cay bahcelerine,toroslarin camlarini ,Amazonun yagmur ormanlarini ,egzotik palmiye ve muz agaclarini ekleyin. Burada sokak kopeklerinin yerine,elektik direklerinde tarzancilik oynayan, cocuklarini sirtlarinda tasiyan ve dikkat etmezseniz elinizdeki muzu asiran maymunlarla dolu.




Mc Leod Ganj'da Tibet kulturunu daha yakindan tanima,Budizm'i daha yakindan anlama firsatini bulduk. Buradaki muzede Cin'in 1949'daki isgalinden sonra Daila Lama ve takipcilerinin nasil Himalayalari asip,soguk ve acliga ragmen Hindistan'a sigindiklarini. Lhasa'da kalan Tibetlilerin nasil zulum gorduklerini ve Cin devletinin Budist tapinaklarini nasil bir bir yok ettigini gorduk. Bu savasmayi bilmeyen ve hep dostluktan yana olan halkin nasil aci cektigini gordukce insan goz yaslarini tutamiyor. Elleri ve ayaklari, himalayalardan gecerken dondugu icin kesilmis bircok yasli insan var burada. Dunyanin bircok yerinden gelen insanlar, hindistan'in tanidigi Tibet hukumetinde gonullu olarak calisiyor. Biz de buradaki budist tapinaginda birkac rahibe ingilizce odevlerinde yardimci olarak bir nebze de olsa katkida bulunabildik.




Mcleod Ganj, Himalayalarin en cok yagmur alan yerlerinden biri olmasina ragmen,ilk gun disinda hava oldukca gunesli ve sicakti. Biz de bunu firsat bilerek gunluk yuruyusler yapip cevre koylere,yesil ormanlara ve gurul gurul akan selalelere attik kendimizi. Buranin huzuru bircok kisice hissedilmis olacak ki, Avustralya'dan, Amerika'dan gelip buralara yerlesen bircok batiliyla karsilastik.




Bir sonraki duragimiz diger kucuk dag koyu Vashnist'di. Burasi hippiler tarafindan oldukca tutulan ve kucuk tapinagindan cikan sicak kaynar suyuyla unlu cok sirin bir koy. Yine odasindaki buyuk verandasi vadiye bakan otelimize yerlesip, Leh'e giden uzun ve macerali yolculugumuza baslamadan once gonlumuzce dinlendik, tapinagin hamaminda keyif yaptik ve son hazirliklarimizi tamamladik. Burasi Leh'e giden veya Leh'den gelen gezginlerle dolu oldugu icin bol bol bilgi alisverisinde bulunduk. Burada tanistigimiz insanlar arasinda en dikkat cekici olanlari,yan odayi paylasan Israilli aileydi. 4,9 ve 12 yaslarindaki cocuklariyla Hindistan'i bir sene boyunca gezen bu cifte sorduk zor olmuyor mu diye uc cocukla gezmek. Gordugumuz kadariyla cocuklar hayatlarindan memnun ve cok huzurlulardi ve ciftin soyledigine gore anne babalariyla 24 saat beraber olmaktan cok da mutlulardi. Dillerini ve kulturlerini bilmedikleri cocuklarla beraber oynayip, farkli ulkelerden gelen insanlarla iletisim kurmayi ogreniyorlarmis. Yine de bizce cesaret isteyen bir is.


26 agustos gunu bir sonraki etabimiz Ladakh'a gitmek icin yola koyulduk.

2.9.07

AMRITSAR - SIKHLERIN KUTSAL KENTI

Pakistan sinir kapisi Wagah'da islemlerimizi yaptirip yavas da olsa Hindistan tarafina gectik. Burada dikkatimizi ceken her iki taraftaki genis tribunlerdi. Burada her gun futbol maci mi oynaniyor diye sorabilir bilmeyen biri ama gercek her gun sinir kapisi kapatma zamani gelip,bayraklar indirildiginde bu tribunlerin Pakistanli ve Hintli seyircilerle dolup tastigi, bu torenin hergun bir govde gosterisine donustuguydu. O gunku gosteriyi gorebilmek icin uzun zaman beklememiz gerektigi icin yarim saat mesafedeki Amritsar'a gidip daha sonraki gun geri donmeye karar verdik.


Komik olan diger bir goruntu ise Pakistan'dan gelen kamyonlarin sinirdan bir iki metre once durdurulup tasidiklarin mallarin Hindistan kapisinin ilerisindeki kamyona sirf bu is icin gorevli isciler tarafindan tasinmasiydi.



Hindistan tarafindaki islemlerimiz bizden baska siniri gecen kimse olmamasina ragmen cok yavas surdu. Bu arada Lahore'dan bizden once ayrilan Hollandali arkadaslarimizin kamyonetini gorduk gumruk cikisinda. Plakasi sokulmus yanliz basina,oyle boynu bukuk birakilmisti. Gumruk mudurune sorduk neden Hindistan'a girisine izin verilmedigini. O da bize karneleri olmadigini, para teklif etmelerine ragmen kurallari uyguladiklarini ve araci alikoyduklarini soyledi. Uzulduk onlarin adina cunku kamyonetlerini bir hayir kurumuna bagislamak istiyorlardi Yeni Delhi'de. Tabi ki Hindistan'da direksiyonu sag'da olan bir arabayi bagis olarak bile kabul etmediklerini hesaba katmamislardi.



Amritsar'a dogru yola koyulduk. Hindistan'da oldugumuzu yollarda serbestce gezen ineklerden, kucuklu buyuklu tapinaklardan ve rengarenk giyimli bayanlardan anliyorduk. Yanliz buranin inekleri bizimkiler gibi bos bos bakmiyorlar, yillardir saygi gorup kutsal sayildiklarindanmidir nedir , insan gibi yuruyor,bilgic bilgic suzuyorlardi cevreyi. Tekrar burada olmak bize buyuk bir memnuniyet veriyordu. Asfalt yollarda ilerlerken birden hava serinledi, soguk bir ruzgar esmeye basladi. Biz ne oluyor derken muson yagmuru bastiriverdi. Aylardir suren kurak ve sicak havadan sonra oldukca sevindirmisti bu ferahlik bizi fakat yagmurun siddeti arttikca devam edemeyecegimizi anlayarak yolun kenarindaki bir dukkan'a sigindik. hemen bize cay ikram ettiler ve biz de bundan istifade ederek Pencab bolgesinin sikh halkiyla ilk kez konusma firsati bulduk. Baslari renkli turbanlarla sarili Sikh erkekleri inanislarina gore saclarini hic kesmiyorlar ve yanlarinda surekli tarak tasiyorlar. Orada bulunan erkeklerden birinin sacinin oldukca kisa oldugunu gorup merakla sordum; "Siz Sikh degil misiniz?". Yanindaki arkadasi gulerek yanit verdi " O modayi takip edenlerden". Yagmur durdugunda tekrar devam ediyoruz ve kisa bir surede Amritsar'a varip otelimize yerlesiyoruz. Bahcede aylar sonra ictigimiz ilk biramizi zevkle yudumlayip bisiklet taksimizle Amritsar'i tum dunya Sikhleri icin kutsal bir ibadet yeri yapan Altin tapinaga gidiyoruz. Giriste ayakkabilarimizi cikariyoruz ve Tom'a hemen bir esarp uzatiyorlar. Sadece bayanlar degil erkekler de baslarini kapatmak zorunda. Tapinaga girdigimizde buranin kutsal biryer oldugunu iliklerimize kadar hissediyoruz. Insanin icini huzur doluyor ritmik ilahileri duyunca. Dort futbol sahasi buyuklugundeki beyaz mermerle kapli alanin ortasinda genis bir havuz ve altin kapli gece isiginda paril paril parlayan tapinagi goruyoruz. Gruplar halinde insanlar tapinagin cevresinde yuruyorlar sarkilar soyleyip. Biz de insanlarin arasina karisip bu huzurlu ortamin tadini cikariyoruz. Bircok kisi ziyarete geldigi bu tapinakta geceliyorlar. Havuz kenarinda otururken bircok genc kiz,erkek yanimiza geliyor ve saatlerce sohbet ediyoruz. Cok acik goruslu ve samimi insanlar.Amritsar'da kaldigimiz surece birkac kere daha gidiyoruz bu tapinaga.


Tabi ki herkesce bilinen bayrak indirme torenini gormek icin saat 18.00de sinirda olacak sekilde yola cikiyoruz. Vardigimizda gordugumuz manzara karsisinda agzimiz acik kaliyor. Biz birkac seyirci disinda kimse olmaz derken tribunlere yigilmis yuzlerce Hintli bir o kadar da Pakistanli goruyoruz. Neyse ki Turistler icin ozel bir tribun ayrildigi icin rahatlikla yerimize yerlesip bu govde gosterisi toreni buyuk bir heyecanla izliyoruz. Taraftarlar karsilikli bayrak salliyor, marslar soyluyorlar. Her iki ulkenin askerleri farkli uniformalarda ritmik yuruyusler ve komutlarla kapilari kapatip ,bayragi indiriyorlar en sonunda da dostca selamlasip toreni sonlandiriyorlar. Yaklasik 45 dakika suruyor tum gosteri. Acaba diyorum Yunanistan Turkiye sinirinda neden boyle bir toren yok...